Canlıların Tarihi
Gezegenimiz yaklaşık 4,6 milyar yıl önce oluşmuştur. Yüzeyinin magma ile kaplı olduğu erken Hadeyan Dönemi’nde (4,600-4,000 myö) Dünya bir alev topuna benzemekteydi. Hadeyan Dönemi’nin sonu, Arkean Dönemi’nin (4,000-2,500 myö) başında, yani günümüzden 4 ile 3,8 milyar yıl önce, yaşam için en önemli gereksinim olan su ve yine yaşamsal açıdan önemli olan birçok bileşen Dünya’mıza asteroitlerle geldi. Su olmadan önce, yüzeyi magma kaplı bir alev topuna benzeyen Dünya’mız, asteroitlerin taşıdığı suların birikimi sonucu okyanusları olan bir gezegene dönüştü.
Bu asteroidler ilk aminoasitlerin ve yağların oluşması için gerekli olan molekülleri de beraberinde getirdi ve bu moleküller de denize yeraltı bacalarından yeniden salındı. Günümüzdeki hücrelerden farklı olsa da bu moleküllerin bir araya gelmesi ile 3,5 milyar yıl önce ilk canlı olan FUCA (First Universal Common Ancestor) oluştu. FUCA birkaç farklı türe evrildi ve bu türler arasından neslini sadece LUCA (Last Universal Common Ancestor) devam ettirebildi. Günümüzde yaşayan canlılardan her birinin soyu bu canlıya dayanır çünkü günümüzdeki her canlı LUCA’nın evrilmesi sonucunda oluşmuştur. Bu nedenle LUCA bir nevi bütün canlıların atasıdır.
LUCA’dan evrilen canlılardan biri, stromatolitlerde yaşayan ve dünyada yaşamın gelişmesi için önemli bir role sahip olan bakterilerdir. Stromatolitler, üzerinde bakterilerin yaşaması sonucunda katmanlı bir yapıya sahiptirler. Bu stromatolitlerde yaşayan bakteriler fotosentez yaparak gezegenimizin ilk defa oksijen seviyesinin artmasını sağlamış olup zaman içinde atmosferdeki oksijen seviyesini arttırmaları sayesinde ozon tabakasının oluşmasına katkıda bulunmuşlardır.
İlk çok hücreli hayat Paleozoik Dönemi’nin (542-252 myö) Kambriyen Dönemi’nde (542-488 myö) tıpkı ilk canlılar gibi okyanusta başlamıştır. Kambriyen Dönemi’nde canlılar oldukça evrilmiş olup canlı türleri günümüzdeki çeşitlilikte olmasa da o dönemde de avcılar, avlar ve bitki yaşamı şeklindeydi. Ozon tabakasının gelişmesi sonucunda bazı bitkiler karaya geçiş yapmıştır. Bitkilerin ardından Silüriyen Dönemi’nde (443-419 myö) hayvanlar da karaya geçiş yapmışlardır. O zamana kadar sporlar ile üreyen bitkiler evrilmiş ve tohum ile de üremeye başlamışlardır. Paleozoik Dönemi’nin sonlarına doğru olan Karbonifer Dönemi’nin (353-299 myö) sonu ile Permiyen Dönemi’nin (299-252 myö) başlarında hayvan ve böceklerin boyutu, yüksek oksijen seviyelerine bağlı olarak günümüzdekinden çok daha büyük olup ilk sürüngenler de yine bu zamanda oluşmuştur. Bu gelişmelerin ardından maalesef öncelikle küresel sıcaklıkta aşırı yükselme başta olmak üzere birçok nedene bağlı olarak canlıların %90’dan fazlasının ölümü ile, Permiyen Dönemi de sonlanmıştır. Bu yok oluşun ardından başlayan Mezozoik Dönemi’nin (252-66 myö) başındaki Trias Dönemi’nde (252-201 myö) ilk dinozorlar gelişmiştir. Trias Dönemi’nin ardından gelen Jura Dönemi’nin (201-145 myö) başlarında tek bir kıta olan Pangea, Laurasia ve Gondwana isimli iki kıtaya ayrılmıştır. Dinozorlar Kretas Dönemi’nin (145-66 myö) sonuna kadar gelişip dünyanın o zamana kadar gördüğü en gelişmiş organizmalar hâline gelmişlerdir. Kretas Dönemi’nin sonunda ise bir asteroit tarafından kaynaklandığı düşünülen ve dinozorların soyunu tüketen başka bir yok oluş gerçekleşmiştir.
Dinozorların ölümü farklı bir canlı türünün gelişimi için olanak sağlamıştır: memeliler. Dinozorların baskın olduğu dönemi Mezozoik Dönemi boyunca da sessizce izleyen memeliler, dinozorların ortadan kalkmasıyla bu fırsattan yararlanmış ve Mezozoik’in ardından gelen Senozoyik Dönemi (66 myö-günümüz) boyunca dünyayı kuşatmışlardır. İlk örnekleri fare boyutunda olan memeliler; sıcakkanlılıkları, yavrularına diğer canlılara kıyasla daha çok bakmaları ve yüksek zekâları sayesinde bunu başarmışlardır. Zaman içinde de ilk memelilerden primatlar, primatlardan da homo sapiens oluşmuştur.
Gezegenimizin tarihi o kadar uzundur ki Dünya’nın oluşumundan günümüze kadar olan zamanı 24 saate sıkıştırırsak ilk insanlar gece yarısına 87 saniye varken oluşurdu.