Higgs Bozonu Nedir? Higgs Parçacığı Neden “Tanrı Parçacığı” Olarak Biliniyor?

Makale İçeriği:

Higgs Bozonu Nedir? Higgs Parçacığı Neden “Tanrı Parçacığı” Olarak Biliniyor?

“Higgs Parçacığı” veya yanıltıcı bir şekilde “Tanrı Parçacığı” olarak da bilinen Higgs Bozonu, parçacık fiziğinin temelinde yer alan Standart Model kapsamındaki temel parçacıklardan biridir. Temel parçacıkların, Alan Teorisi çerçevesinde tanımlanan Higgs Alanı’yla kuantum düzeyde etkileşmesi sonucunda üretilir. Standart Model’de Higgs Parçacığı, sıfır spin değerine ve çift (pozitif) pariteye sahip olan, elektrik yükü veya renk yükü bulunmayan, kütleyi taşıyan skaler bir bozon olarak tanımlanır.

Higgs Bozonu Fikri Nereden Çıktı?

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında bilim insanları, Evren’in Büyük Patlama‘yla ortaya çıktığına neredeyse kesin gözüyle bakıyorlardı. Büyük Patlama, modern kozmolojik teoriler ışığında, maddenin aşırı yoğun ve sıcak bir noktadan genişlemesi sonucu Evren’imizin oluşmasını mümkün kılan âna verilen isimdir. Diğer bir deyişle Büyük Patlama, “etraf” diye adlandıracağımız uzay-zaman düzlemini ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda “patlama” benzetimi tamamen hatalıdır; çünkü Evren’in başlangıcında, günümüzden aşina olduğumuz türden bir patlama sonucu ortaya çıkan ve şarapnel parçaları gibi etrafa saçılan bir şey yoktur. Şeyler ve onların bulunduğu uzay-zaman dokusu, bu süper-hızlı genişleme ile oluşmaya başlamıştır.

Bu süreçle ilgili kritik bir soru işareti, temel parçacıkların kütlesinin nereden geldiğiydi. Yapılan ölçümlere göre W+, W ve Z0 bozonlarının yaklaşık 80 GeV/c2 seviyesinde, oldukça büyük sayılabilecek kütleleri olduğu biliniyordu. Ancak Standart Model’e göre bunların kütlesiz olması gerekiyordu.

Bunu açıklama yollarından biri, Evren’in geneline (veya Standart Model’deki Hilbert uzaylarına) yayılan, Higgs Alanı adı verilen yeni bir kuantum alanı ileri sürmekti.

Higgs Bozonu ile Higgs Alanı arasındaki ilişki nedir?

Higgs Bozonu ile Higgs Alanı arasındaki ilişki, foton ile elektrik alan arasındaki ilişkiyle aynıdır. Ancak elektrik alanın aksine, Higgs Alanı hakkında çok az şey bilmekteyiz:

  • Var olduğunu biliyoruz.
  • Ortalama değerinin sıfırdan farklı bir değer olduğunu biliyoruz.
  • Maddeyle etkileşimlerine dair az sayıda şey biliyoruz.

Higgs Alanı hakkında bilmediğimiz önemli detayların bir kısmı şunlardır:

  • Higgs Alanı illâ tek bir alan olmak zorunda değildir; birden fazla alan ve dolayısıyla birden fazla Higgs Parçacığı var olabilir. 2012 yılından bu yana yapılan gözlemler, Higgs Alanı’nın tek ve temel bir alan olduğuna işaret etmektedir; ancak bundan kesin olarak emin değiliz.
  • Higgs Alanı, diğer alanların bir araya gelmesi ve etkileşmesinden doğan bir kompozit olabilir. Örneğin “proton” dediğimiz şey; kuarklar, antikuarklar ve gluonlardan oluşan bir yapıdır. Proton alanı da kuark, antikuark ve gluon alanlarından oluşmaktadır. Benzer şekilde, Higgs Alanı da bir kompozit olabilir; yani elektrik alan gibi temel bir alan olup olmadığından emin değiliz.

Yani fizikçiler için asıl önemli olan Higgs Alanı’dır. Ancak Higgs Alanı’nı doğrudan gözlemek mümkün olmadığı için, Higgs Bozonu ekstra öneme kavuşmaktadır: Higgs Alanı’nın doğasını çözmenin şu anda bilinen tek yolu Higgs Bozonu’dur.

Higgs Mekanizması Nedir?

Daha teorik olarak, Higgs Alanı, zayıf izospin SU(2) simetrisinin karmaşık bir ikilisini oluşturan iki nötr ve iki elektrik yüklü bileşenden oluşan, skaler bir alandır. “Meksika şapkası şeklindeki” potansiyeli, elektrozayıf etkileşimin zayıf izospin simetrisini kıran her yerde (başka türlü boş alan dahil) sıfır olmayan bir değer almasına yol açar ve Higgs Mekanizması aracılığıyla parçacıkların bir kısmına kütlelerini kazandırır.

Higgs Mekanizması, bazı aşırı yüksek sıcaklıkların altında, Higgs Alanı’nın etkileşimler sırasında kendiliğinden simetri kırılmasına neden olmasıdır. Simetrinin bozulması, Higgs mekanizmasını tetikleyerek etkileşime girdiği bozonların kütleye sahip olmasına neden olur. Standart Model’deyse, “Higgs Mekanizması” ifadesi, özellikle elektrozayıf simetri kırılması yoluyla W± ve Z zayıf ayar bozonlarının kütle kazanmasına verilen isimdir.

Higgs Bozonu Neden “Tanrı Parçacığı” Olarak Biliniyor?

Higgs parçacığının aradan anca 48 yıl geçtikten sonra, 2012 yılında doğrulanabilmesinin nedeni, bu bozona doğada kolay kolay rastlamıyor olmamızdır. Higgs Bozonu, bir parçacık hızlandırıcısında yapılan çarpışma testlerinde çok nadiren (yaklaşık 10 milyar çarpışmada 1 kez) oluşur ve oluştuktan sonra da müthiş bir hızla bozunur. Dahası, Higgs Bozonu’nun imzasını taşıyan başka türden etkileşimler de mümkündür; yani bilim insanlarının, gözledikleri şeyin “Higgs Bozonu” olduğundan emin olması çok zordur. 

Bu bulunması aşırı zor parçacığı bulmanın yollarından biri, giderek daha büyük parçacık hızlandırıcıların yapılmasıdır. İşte Avrupa’nın günümüzde hâlen devam etmekte olan parçacık hızlandırıcı konusundaki üstünlüğünü Amerika’ya taşımak isteyen Nobel Ödüllü teorik fizikçi (ve Fermilab’ın o zamanki direktörü) Leon Lederman, yeni ve daha büyük bir parçacık hızlandırıcısının Amerika Birleşik Devletleri’nde bir an önce inşa edilmesini (ve var olan hızlandırıcıların maddi olarak desteklenmesinin devam etmesini) savunmak amacıyla, 1993 yılında The Goddamn Particle (yani “Tanrı’nın Belası Parçacık“) adını verdiği bir kitap yazdı. Tahmin edebileceğiniz gibi, bu ismi seçme nedeni, bu bozonun hala bulamamış olmalarıydı.

Ne var ki kitabı yayınlayacak olan Dell Yayınevi’nin editörleri, başlığı çok uzun ve tartışmalı buldular; çünkü başlıkta geçen “goddamn” sözcüğü, Hristiyanlar arasında Tanrı’nın adını kötüye kullanmak olarak (dolayısıyla da bir günah olarak) görülüyordu. Bu nedenle kitabın başlığı, biraz da yaratacağı sansasyondan faydalanmak amacıyla, The God Particle (yani “Tanrı Parçacığı”) olarak kısaltıldı.[8]

Yani Higgs Bozonu’na “Tanrı Parçacığı” lakabının takılması, bir yayınevinin kitap satış merakından kaynaklanmaktadır. Günümüzde bilim çevrelerinde bu isim kullanılmamaktadır ve hatta çok kötü bir tercih olduğu, insanları yanlış yönlendirdiği ve abartılı bir iddiada bulunduğu için bilim iletişimine de zarar verdiği düşünülmektedir. Harvard Üniversitesi teorik fizikçilerinden Prof. Dr. Matt Strassler şöyle anlatıyor:[9]

Bir fizikçinin Higgs parçacığından bilimsel bir makale, bir konferansta, bir konuşmada ve hatta resmi olmayan bir bilimsel tartışma bağlamında bu şekilde [“Tanrı Parçacığı” adıyla] bahsettiğini hiç duymadım veya görmedim. Matematik denklemlerinde, fiziğin yorumlanmasında, bildiğim herhangi bir felsefede veya aşina olduğum herhangi bir dini metin veya gelenekte, Higgs parçacığını veya Higgs alanını herhangi bir dini kavramla veya tanrısallıkla ilişkilendiren hiçbir bulgu yoktur. Bu, tamamen uydurma bir lakaptır.

Şahsen, yayıncılık sektörünün kitap satma ihtiyacıyla ya da medyanın hikaye satma ihtiyacıyla bilimin ya da dinin itilip kakılmasının sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Bu düşünceden ne kadar erken vazgeçersek o kadar iyi.

Higgs Bozonu Nasıl Keşfedildi?

Protondan 120 kat daha büyük bir kütleye sahip olan Higgs Bozonu, bugün bilinen en büyük kütleli ikinci parçacıktır. Bu büyük kütle, son derece kısa bir ömür (10-22 saniye) ile birleştiğinde, parçacığın doğada bulunamayacağı anlamına gelir. Bu nedenle Higgs Bozonu’nun varlığı, ancak laboratuvarda üretilerek doğrulanabilir. Bu kadar yüksek kütleli bozonların üretilebilmesi için, çok yüksek enerjili parçacık çarpıştırıcılarına ihtiyaç vardır ve bunu yapabilecek tek çarpıştırıcı, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı‘dır.

Higgs Alanı Nereden Geliyor?

Higgs Alanı, bir süreç tarafından oluşturulması gereken bir alan değildir. Diğer tüm alanlar gibi, Higgs Alanı da sadece oradadır, her zaman oradaydı ve her yerde olmak zorundadır.

Daha önce de söylediğimiz gibi Higgs Alanı’nın değeri ortalamada sıfırdan farklıdır (ama örneğin elektrik alanın ortalama değeri sıfırdır). Bu sıfır olmayan değer de alanın kendisi gibi sadece oradadır; bir süreç tarafından üretilmesi gerekmez. Higgs Alanı’nın sıfır olmaması, içinde yaşadığımız bu Evren için tercih edilen durumudur. Nedenini bilmiyoruz ama Higgs Alanı’nın değerinin sıfırdan farklı olması için ekstra bir çaba sarf etmemiz gerekmemektedir.

Higgs Alanı’nın sıfırdan farklı olan değerini, çok sayıda Higgs Bozonu’ndan oluşan bir deniz olarak düşünmek sizi yanıltabilir. Unutmayın: Bir Higgs Parçacığı, Higgs Alanı’nda meydana gelebilecek en düşük şiddetli dalgalanmaya verdiğimiz addır ve herhangi bir dalga gibi Higgs Alanı’ndaki dalgalar da uzaydaki konuma ve zamana göre değişebilir. Buna rağmen, Higgs Alanı’nın sıfırdan farklı değeri uzay-zaman genelinde sabittir; hiçbir yerde değişmez.

Bunu anlamak için daha iyi bir benzetme yapalım: Havanın yoğunluğu (özkütlesi) bir alandır; sabit bir ortalama değere sahiptir. Havadaki dalgalara “ses dalgaları” deriz ve havanın sabit olan ortalama yoğunluğunun, havada sürekli olarak uçup giden dalgalar olan bir ses dalgaları denizinden oluştuğunu düşünmenin hiçbir anlamı yoktur.

Zaten Higgs Parçacıkları da kendiliğinden oluşmaz. Bir Higgs Bozonu’nun oluşması için bol miktarda enerji gerekmektedir. Bunun için de Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nda yaptığımız gibi, çok büyük enerjilere çıkarılan protonların birbiriyle çarpıştırılması gerekir. Bu, tıpkı ses çıkarmak için ellerimizi çırpmak, su dalgaları oluşturmak için bir gölün yüzeyine bir cismi çarptırmak ya da müzik üretmek için keman tellerini titreştirmek için bir yay kullanmak zorunda olmamız gibidir. Üstelik tıpkı bir dalganın bir süre sonra yok olması veya bir keman telinin er ya da geç titreşimini durdurması gibi, bir Higgs Parçacığı da er ya da geç bozunacaktır. Buna rağmen, üzerindeki titreşim dağıldıktan sonra havanın, gölün, keman telinin var olmaya devam etmesi gibi, Higgs Alanı da var olmaya devam eder.

Higgs Alanı’nın Kütleçekimle Bir İlgisi Var mı?

Standart Model’in en büyük eksiklerinden biri, doğadaki 4 temel kuvvetten 3 tanesini bir arada açıklamayı başarırken, dördüncüsü (ve en zayıfı) olan kütleçekim kuvvetini tamamen dışlıyor olmasıdır. Higgs Bozonu’nun parçacıklara kütlesini veriyor olduğu fikri (ki bunun isabetliliğini de az sonra ele alacağız), doğal olarak bu bozonun kütleçekimiyle bir ilgisi olabileceğini düşündürmektedir. Ne var ki Higgs Bozonu/Alanı ile kütleçekim kuvveti arasında bilinen herhangi bir ilişki bulunmamaktadır.

Sorunun önemli bir parçası, kütleçekim kuvvetini Newton Fiziği çerçevesinde düşünmekten gelmektedir: Bu teoriye göre kütleçekimi, kütleli cisimler arasındaki bir etkileşimdir. Ne var ki Albert Einstein tarafından ortaya konduğu üzere, kütleçekiminin kütleden ziyade enerji ve momentum ile ilgisi vardır. Dolayısıyla kütlenin kütleçekimi üzerindeki etkisi artık ikincil plandadır. Elbette, durgun kütleler için (yani hızı, ışık hızının çok altında olan kütleler için) Einsteincı kütleçekimi ile Newtoncu kütleçekimi birbiriyle orantılıdır ve bu sayede iki teori birbiriyle kısmen de olsa uyumludur: Newton’un teorisi, gündelik yaşamdaki düşük hız profillerinde kullanılmaya devam edilebilmektedir; ancak Evren’in sırlarını anlamak konusunda fazlasıyla yetersiz ve eksiktir. Yani Newton’un teorisi, arabalar, binalar ve uçaklar gibi pratik uygulamaları bir yana, teorik fizik konularında artık tamamen terk edilmiştir.

Birbirine göre yüksek hızlara sahip veya aşırı derecede güçlü bir kütleçekimine maruz kalan nesneler için (ki güçlü kütleçekimine maruz kalan nesnelerin başlangıç hızı sıfırsa bile, kısa sürede çok yüksek hızlara erişirler), Einstein’ın kütleçekimi yasası, momentum ve enerjinin karmaşık bir kombinasyonunu içerir. Bu formülasyonda kütle, açıkça görünen bir kavram değildir. Einstein’ın kütleçekimi teorisi çerçevesinde kütlesi olmayan fotonlardan oluşan ışık gibi şeylerin de kütleçekiminden etkilenebilmesinin nedeni veya tıpkı ışık gibi kütlesiz olan kütleçekimi dalgalarının birbirinin yörüngesinde dönen nesneler tarafından oluşturulabilmesinin nedeni budur.

Anlayacağınız, artık deneysel olarak da tekrar tekrar ispatlanmış olan Einstein’ın kütleçekimi görüşü, Newtoncu görüşten önemli ölçüde farklıdır. Artık biliyoruz ki kütleçekim konusunda birincil olan kütle değil, enerji ve momentumdur. Ve tüm nesneler, neyden yapıldıkları veya sizin bakış açınızdan nasıl hareket ettiklerinden bağımsız olarak, belli bir enerjiye sahiptir – bu nedenle Evren’deki her şey, diğer her şey üzerine bir kütleçekimi etkisi uygular. Dolayısıyla kütleçekim kuvveti, Higgs Bozonu veya Higgs Alanı’ndan bağımsız, evrensel (yani Genel Görelilik Teorisi ile tam olarak tanımlanabilen) bir kuvvettir.

Gerçekten de, fizikçilerin kullandığı denklemlerde kütleçekimi ile Higgs alanı arasında matematiksel bir bağlantı bulunmamaktadır. Kütleçekimi alanlarının spin değeri 2’dir, uzay-zamanın bir parçası olarak tanımlanırlar ve doğadaki tüm parçacıklar ve alanlarla etkileşime girerler. Öte yandan Higgs Alanı’nın spin değeri 0’dır ve Higgs Alanı, yalnızca elektromanyetik ve zayıf nükleer kuvvetlere katılan temel parçacıklar ve alanlarla doğrudan etkileşime girer.

Dolayısıyla konuya hâkim olmayan birinin Higgs Bozonu/Alanı ile kütleçekimi arasında bir ilgi olduğunu düşünmesi normaldir; fakat bunun fiziksel bir karşılığı bulunmamaktadır. İlk bakışta öyle değilmiş gibi gözükse de kütleçekimi ve Higgs Bozonu/Alanı arasındaki ilişki sadece yüzeyseldir.

“Maddeye Kütlesini Kazandıran Parçacık”: Higgs Bozonu’nun Kütleyle İlgisi Nedir?

Yukarıda izah ettiğimiz üzere Higgs Bozonu, Higgs Alanı içinde yaşanan en minimal dalgalanmaya verdiğimiz isimdir. Diğer parçacıklar (ve hatta Higgs Bozonu’nun kendisi de), Higgs Alanı ile etkileştiğinde, “kütle” dediğimiz özelliği kazanmaktadırlar. Higgs Mekanizması’nın çözdüğü büyük gizem de zaten budur. Bir parçacık, bu alanla ne kadar güçlü etkileşirse, o kadar büyük kütleye sahip olmaktadır. İşte “maddeye kütlesini kazandıran parçacık” lafı da buradan gelmektedir.

Resim-1: Protonları ve nötronları oluşturan kuarklar Higgs alanıyla daha güçlü bir şekilde etkileşime girerek nispeten daha büyük kütle elde ederler. Elektronlar, alanla çok az etkileşime girdiklerinden aşırı derecede hafiftirler. Işık parçacığı olan foton ise hiçbir etkileşime girmediği için kütlesizdir.

Ancak Higgs Bozonu’nun popüler medyada bu şekilde tanıtılmasıyla ilgili birden fazla sorun vardır.

Her şeyden önce, Higgs Bozonu’nun kendi kütlesinin tamamı, Higgs Alanı ile etkileşimden gelmemektedir. Bu durum, Evren’in temel özellikleriyle ilgili çok derin ve karmaşık bir problem olan Hiyerarşi Problemi‘nden kaynaklanmaktadır ve burada bunun detaylarına girmek, konuyu gereğinden fazla teknik hâle getirecek ve uzatacaktır. Şu anda bilinmesi gereken temel gerçek şudur: Higgs Parçacığı’nın kendi kütlesinin tekil, basit ve iyi anlaşılmış bir kaynağı yoktur. Zaten kütlesinin neden bu kadar küçük olduğu da net değildir (Standart Model’in parçacıkların kütlelerinin neden o değerde olduğunu izah edemediğini unutmayınız).

İkincisi, “madde” denince kastedilen şeyin, genelde insanlar, eşyalar, gezegenler, yıldızlar, kara delikler gibi cisimler olmasıdır. Eğer “madde” derken kastedilen, bu şekilde atom altı parçacıkların bir araya gelmesiyle oluşan daha büyük yapılarsa (örneğin bir “proton”sa veya “siz”seniz), o zaman “maddeye kütlesini kazandıran parçacık” lafı da hatalı olmaktadır; çünkü örneğin protonların kütlesinin sadece %1’i Higgs mekanizmasından gelmektedir; geri kalan %99’unun Higgs Bozonu ile hiçbir alakası yoktur. Kütlenin ezici çoğunluğu, proton ve nötron gibi yapıları üreten kuarkların birbiriyle etkileşmesini sağlayan Güçlü Nükleer Kuvvet’ten kaynaklanmaktadır.

Higgs Bozonu’nun “maddeye kütlesini kazandıran parçacık” olarak tanımlanmasının doğru olduğu tek yer, Standart Model’de sözü edilen atom altı parçacıkların tekil kütleleridir. Bu parçacıklara kütlesini kazandıran Higgs Bozonu’dur (veya daha doğrusu Higgs Alanı’dır); ancak bunların oluşturduğu ve gündelik yaşantımızda görmeye aşina olduğumuz, Evren’i boydan boya dolduran atomlar, elementler, moleküller ve onların karmaşık şekillerde bir araya gelmesinden oluşan cisimlerin kütlesini veren Higgs Bozonu/Alanı değildir.

Higgs Bozonunun Keşfi Neden Önemlidir?

Tüm bunların en bariz önemi, Evren’deki en temel yapıtaşlarının kütlesinin nereden geldiğini artık cevaplayabiliyor olmamızdır. Ama daha da önemlisi, Higgs Bozonu/Alanı, Evren tarihinde ilk kez “kütle” dediğimiz özelliği ortaya çıkarmıştır.

Evren’in başlangıcında “Higgs Alanı” diye bir alan yoktu; dolayısıyla “kütle” diye de bir nitelik de yoktu. Hiçbir parçacığın kütlesi bulunmuyordu ve dolayısıyla o dönemde var olan bütün parçacıklar, ışık hızında etrafa savruluyordu. Ama ne zaman ki Higgs Alanı (günümüzde bilinmeyen bir neden ve mekanizmayla) oluştu, işte o zaman parçacıklar bu alanla etkileşmeye başladılar ve böylece ilk kez kütle kazandılar. Bu ilk kütlenin kazanımı, artık ışık hızında gidememek anlamına geliyordu (çünkü kütleli hiçbir şey ışık hızında gidemez). Böylece bildiğimiz anlamıyla madde oluşabildi. Dolayısıyla yıldızların, gezegenlerin ve yaşamın varlığını Higgs Bozonu’nun bu etkisine borçluyuz.

Buna ek olarak, Higgs Bozonu’nun Standart Model tarafından öngörülüp de onlarca yıl sonra bile olsa keşfedilebilmesi, bilimin, özellikle de parçacık fiziğinin müthiş öngörü gücünün açık bir ispatı oldu. Yani medeniyetimizin bilime olan güvenini katlayarak artırdı. Ayrıca bu bozonun keşfi, kendisinden önce gelen alternatiflerden bir kısmını eleyerek, Evren’in yapısını ve dokusunu daha iyi anlayabilmemizi sağladı. Böylece insanlığı gerçeğe bir adım daha yaklaştırmış oldu. 1974 yılında Review of Modern Physics dergisinde yayınlanan bir makalede, metaforik olarak şöyle anlatılıyor:[10]

Hiç kimse bu argümanların [matematiksel] doğruluğundan şüphe duymuyordu; ama aynı zamanda hiç kimse, doğanın bu matematiksel altyapıdan faydalanacak düzeyde şeytani bir zekaya sahip olduğuna da inanmamıştı. 

Higgs Alanı’nın ilk olarak ortaya sürülmesi sayesinde geliştirilen Elektrozayıf Teori, doğadaki temel 4 kuvvetten 2 tanesini birbirine bağlamayı başardı: Elektromanyetizma ve Zayıf Nükleer Kuvvet. Ayrıca Higgs Alanı öngörüsü üzerine inşa edilen Standart Model, diğer birçok keşfin yanı sıra zayıf nötr akımları, üç farklı bozon türünü, üst ve cazibe kuarkları, bunlardan bir kısmının kütle değerlerini ve diğer özelliklerini büyük bir isabetle, doğru bir şekilde tahmin etmeyi başarmıştır. Örneğin Standart Model, elektronun anormal manyetik dipol momentinin ölçümünü yaklaşık 1 milyarda 1 parça doğrulukla öngörmüştür (a=0.00115965218073a=0.00115965218073).Bu araştırmalarda görev alan bilim insanlarının çoğu, nihayetinde alana yaptıkları katkılar nedeniyle Nobel Ödülü’ne veya diğer önemli bilim ödüllerine layık görülmüştür.

Higgs ve diğerlerinin öngörüsü öylesine önemliydi ki, 1985’lerden sonra parçacık fiziğinin merkezi problemi, Standart Model’in Higgs sektörünü anlamak ve kanıtlamak hâline gelmişti.[11]

Higgs Parçacığı, Gelecekte Bize Neler Verebilir?

Higgs Bozonu ile ilgili hikayenin sonuna gelebilmiş değiliz. Daha hâlen yapacak çok iş bulunuyor.

Örneğin yukarıda da anlattığımız gibi, Higgs Bozonu’nun temel parçacıklara kütle kazandırdığını biliyoruz; ama parçacıkların kütlelerinin neden şu anki değerlerinde olduğunu ve bir başka değerde olmadığını bilmiyoruz. Yani kütlenin nereden geldiğini bilmek, neden o değerde geldiğini bilmemiz anlamına gelmiyor. Bu konuda araştırmalar devam ediyor.

Dahası önümüzdeki yıllarda Higgs Bozonu, Evren’in %27’sini, Evren’deki kütleninse %85’ini oluşturan karanlık maddenin sırlarını aydınlatma konusunda da karşımıza çıkacağı kesindir. Çünkü karanlık madde, Evren’deki kütlenin sadece %15’ini oluşturan “bildiğimiz madde” ile sadece kütleçekim yoluyla etkileşmektedir – ve Higgs Bozonu’nun kütleçekimi ile doğrudan ilgisi olmasa bile, özellikle de atom altı parçacıklara kütlesini kazandıran mekanizma olmasından ötürü, karanlık maddeyi anlamak konusunda anahtarımız da Higgs Bozonu olabilir. 

Son olarak, Standart Model’in kütleçekimi hâlâ açıklayamadığı gerçeğini de düşünecek olursak, bu düğümü çözecek olan şey de Higgs Bozonu olabilir. Eğer bu sırrı çözebilirsek, Her Şeyin Teorisi veya Büyük Birleşik Teori gibi isimlerle adlandırılan, Evren’in tamamını (her türlü maddeyi, enerjiyi ve etkileşimi) kâğıt üzerinde birkaç santimetre uzunluğunda bir denklemle açıklamamız mümkün olabilir.

Büyük Hadron Çarpıştırıcısı Kontrol Merkezi Tanıtım Videosu:

Higgs Alanı- Higgs Bozonu Videosu:

KAYNAKLAR
Video-2: https://www.youtube.com/watch?v=rbVdI_EmTQk
Kapak resmi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Higgs_bozonu
Resim-1: Eureka Sparks
İçerik: https://evrimagaci.org/higgs-bozonu-nedir-higgs-parcacigi-neden-tanri-parcacigi-olarak-biliniyor-7895
Video-1: https://www.youtube.com/watch?v=ml2VYOmUGU8

Bunlar da ilginizi çekebilir...