Ölümsüzlük Mümkün mü?
İnsanoğlunun Eski Mısır zamanlarında mumyalama yapmaları ölümsüzlük arzusu adına bilinen en eski gerçeklerden biridir. Mumyalama sırasında ölü kişiye ait eşyaların da gömülmesi ölümden sonra dirilişe olan inancı temsil eder. Bu inanç Eski Türklerde de eşyalarla gömülme ile karşımıza çıkar.
Simyacılar tüm bunlar yerine, ‘Pancea’ adı verilen ölümsüzlük iksirinin formülünü bulmaya çalışmışlar. Bununla da yetinmeyip nesneleri altına çevirme çabasıyla sonsuzluğa ulaşmayı arzulamışlar. Nesneleri altına çevirdiğine inanılan felsefe taşını aslında çoğunuz Harry POTTER’dan biliyorsunuz. Hani şu ilk filmde Lord Voldemort’un da peşinde olduğu, sahip olduğu kişiye güç ve sonsuzluk veren taş. Hatırladınız mı?
Aslında insanlık bu arzusundan hala vazgeçmiş değil. Günümüzde bile ‘cryonıcs’ uygulaması ile sonsuzluk mümkün mü sorusuna yanıt aramakta. Tıbben ölmüş insanların dondurulmasını kapsayan bu çalışma gerçekten enteresan onu da başka bir gün konuşuruz.
Dikkatinizi çekmek istediğim kısım ise tam burası; sonsuzluğu yaşayan bir deniz anası mı var?
Turritopsis dohrnii olarak bilinen bu deniz anası türü ılıman ve tropik sularda yaşamakta. Bu tür biyolojik olarak ölümsüz canlılar kategorisinde yer almaktadır. Bireysel olarak yaşarken cinsel olgunluğa eriştikten sonra, cinsel olgunluğa erişmemiş evresine geri dönmektedir. Bu da onu kısmen bir döngünün içine hapseder. Yani son yaşam evresi olan medusadan, ilk yaşam evresi olan polip formuna geri dönebilir. Bu da onu ölümsüz kılar. Pasifik Denizinde evrimleştikten sonra Arktik-ötesi göçler ile tüm Dünya’ya yayıldığı düşünülmektedir.
Kim bilir belki bir gün biz de felsefe taşını bulur, Pancea’mızı içer sonsuzluga kavuşuruz.